arz ~ عرض
Lugat-ı Cudi - arz ~ عرض maddesi. Sayfa: 668 - Sira: 12
Lugat-ı Cudi, İbrâhim Cûdî Efendi Sözlüğü; arz maddesi. osmanlıcada arz ne demek, arz anlamı manası, arz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte arz hakkında bilgi. Arapça arz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada arz anlamı
Lugat-ı Cudi - عرض arz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
arz ~ عرض güncel sözlüklerde anlamı:
ARZ ::: (Erz) Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. * Aşağı ve alçak. * Memleket, ülke. * Küre. * İklim. * Davarın ayağının altı.
ARZ ::: f. Ardıç adı verilen bir ağaç.
ARZ ::: Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. * Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek. * Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi. * Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uzunluk mukabili olan genişliği. * Bir muamelede aldanmak. * Sağlam insanın hemen ölmesi. * Delirmek. * Coğ: Bir yerin yeryüzünde hatt-ı istivâdan (ekvatordan) olan uzaklığı. * Koz: Bir yıldızın mıntıkatulbürucdan olan uzaklığı.
ARZ ::: f. Sunma, gösterme, takdim etme.
araz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.
arzı ::: (a. i.) : bir büyüğe sunma, gösterme, bildirme, önüne koyma, (bkz. : arza).
arz-ı dîdâr ::: yüz gösterme.
arz-ı hacet ::: istek bildirme.
arz-ı hâl(arzuhal) ::: hâlin bildirilmesi, ne halde bulunduğunu bildirme; dilekçe,(bkz. : arzuhal)
arz-ı hüner ::: marifet gösterme.
arz-ı hürmet ::: saygı sunma.
arz-ı mâ-fi-zzamîr ::: gönüldekini söyleme.
arz-ı iftikar ::: ihtiyâcını meydana koyma.
arz-ı kudret ::: kudret gösterme.
arz-ı leşker ::: asker gösterme, teftiş verme.
arz-ı minnet ::: minnet gösterme.
arz-ı müddeâ ::: fikrini bildirme.
arz-ı nefs ::: nefsini öne sürme, gösterme, kendini gösterme [fedakârlık karşısında].
arz-ı ta'zîmât ::: saygılarını bildirme.
arz-ı taleb ::: mal satma, mal alma.
arz ::: (a. i. c.) : arazûn ve [tabakaları bakımından], "arzîn" şekli de vardır). 1) Dünyâ. 2) toprak. 3) iklim; memleket.
arz-ı a'şâriye ::: öşür-onda bir-vergi veren memleket.
arz-ı belde ::: astr. her hangi bir mahallin üstünden geçen arz dâiresi.
arz-ı belde ta'yîni ::: jeod., astr. herhangi bir mahalde kutup yıldızına veya diğer yıldızlara rasatlar ve bu rasatlara dayanan astronomik hesaplar yapmak suretiyle o yerin arzını tâyin etme. [ayni ameliye Güneşle de yapılabilir].
arz-ı harâc ::: vergi veren memleket.
arz-ı mev'ûd ::: Filistin.
arz-ı mukaddes ::: Filistin ve havâlisi.
arz-ullâhi vâsia ::: Allah'ın yarattığı yer yüzü geniştir; geniş arazî.
ârz ::: (f. i.) : ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.
arz-ı cenubî ::: güney enlem.
arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.
Irz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma
arz ::: sunma, verme, gösterme.
arz ::: yer, yeryüzü.
Arz :::
- Sunma.
- Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
- En, genişlik.
- Yer, yeryüzü.
arz ::: dünya , sunma , yeryüzü , yer , genişlik , en , arzetme , gösterme
araz ::: işaret , tesadüf , belirti , alamet , kaza , felaket
ırz ::: namus , iffet
araz ::: işaret
araz ::: belirti
araz ::: tesadüf
arz ::: yer
arz ::: dünya
arz ::: yeryüzü
arz ::: genişlik
arz ::: en
arz ::: enlem
arz ::: sunma
arz ::: arzetme
ırz ::: namus
ırz ::: iffet
araz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.
arz ::: (a. i. c.) arazûn ve [tabakaları bakımından],
ârz ::: (f. i.) ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Irz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
arz ::: en, maruzat, yer, yeryüzü
arz :::
ARZ :::