Çağdaş Sözlük

alem ~ علم

Lugat-ı Cudi - alem ~ علم maddesi. Sayfa: 679 - Sira: 7

Lugat-ı Cudi, İbrâhim Cûdî Efendi Sözlüğü; alem maddesi. osmanlıcada alem ne demek, alem anlamı manası, alem osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte alem hakkında bilgi. Arapça alem ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada alem anlamı

Lugat-ı Cudi - علم alem ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

alem ~ علم güncel sözlüklerde anlamı:

aLEM ::: Bütün cihan. Kâinat. * Dünya. * Her şey. * Cemaat. * Halk. * Cemiyet. Dehr. * Hususi hal ve keyfiyet. * Bir güneş ile ona tâbi olan ve etrafında devreden seyyarelerin teşkil ettiği dâire. (Cenab-ı Haktan gayrı mahlukata Âlem denmesi, mucidi olan Zât-ı Ecelle ve A'lâ Hazretlerini bilmeğe delâlette vesile olduğuna mebnidir. L.R.)(Semâvatta binler âlem var. Yıldızların bir kısmı her biri birer âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlukat, birer âlemdir. Hatta her bir insan dahi küçük bir âlemdir.( $) tâbiri ise, "Doğrudan doğruya, her âlem, Cenâb-ı Hakkın rububiyyeti ile idâre ve terbiye ve tedbir edilir" demektir. M.)

ALEM ::: Bayrak. * Nişan, işâret. * Özel isim. * Mc:Yüksek dağ. * Büyük âlim. * Üst dudakta olan yarık.

alem ::: (a. i. c. : a'lâm) : 1) nişan, alâmet. 2) bayrak, sancak. 3) sınır işareti. 4) yüksek dağ. 5) dudaktaki çatlaklık. 6) has isim. 7) minare tepesi. 8) sarığın altın teli.

âlem ::: (a. i. c. ; âlemîn, âlemûn, avâlim) : 1) dünyâ, cihan, (bkz. : dehr).

âlem-i berzah ::: (bkz. : mânend, âbâd).

âlem-i berîn ::: en yüksek âlem.

âlem-i ceberut ::: Tanrının bulunduğu dünyâ, fânî dünyânın dışında olan âlem. 2) insanlar, halk. 3) mec. eğlence. 4) lüzûm, mânâ.

âlem-i ervâh ::: ruhlar âlemi, öteki dünyâ.

âlem-i esbâb ::: madde âlemi, bu dünyâ.

âlem-i fânî ::: fânî âlem, fânî dünyâ, bu dünyâ.

âlem-i gayb ::: görünmez âlem.

âlem-i hâb ::: uyku âlemi.

âlem-i kevn ::: varlık âlemi, var olma dünyâsı.

âlem-i kitmân ::: saklı âlem.

âlem-i kudsî ::: Tanrı âlemi.

âlem-i lâhut ::: Tanrı âlemi.

âlem-i ma’nâ ::: rüya âlemi.

âlem-i melekût ::: Tanrı’nın mutlak hükümdar olduğu âlem.

âlem-i menâm, âlem-i misâl ::: uyku, rüya âlemi.

âlem-i nakayis ::: nakîseler âlemi.

âlem-i nâr ::: ateş dünyâsı.

âlem-i siyâset ::: siyâset âlemi, siyâset dünyâsı.

âlem-i sabâvet ::: çocukluk dünyâsı.

âlem-i şems ::: Güneş ve peykleri.

ilm ::: (a. i. c. : ulûm) : 1) bilme, biliş; bir şeyin doğrusunu bilme, (bkz. : dâniş). 2) okuyarak öğrenilen bilgi, nazarî bilgi.

ilm-i ahlâk ::: ahlâk bilgisi.

ilm-i ahvâl-i cevv ::: meteoroloji, fr. meteorologie.

ilm-i arz, ilm-ül-arz ::: jeoloji, fr. geologie.

ilm-i beden, ilm-ül-ebdân ::: hekimlik bilgisi.

ilm-i cedel ::: ilmî münâkaşa, ilmî tartışma.

ilm-i emraz, ilm-ül emraz ::: patoloji, fr. patho-logie.

ilm-i ensâb, ilm-ül-ensâb ::: jeneoloji, fr. geneo-logie.

ilm-i ensâc, ilm-ü-ensâc ::: * dokubilim, fr. histologie.

ilm-i ezelî ::: Allah'ın ezelî bilgisi, * öncebilim, fr. precience.

ilm-i hâl ::: din kaidelerini öğretmek üzere yazılmış kitap.

ilm-i hayvanât ::: zooloji, fr. zoologie.

ilm-i hesâb ::: aritmetik, arithme'tique.

ilm-i hey'et ::: astronomi, fr. astronomie.

ilm-i hilaf ü cedel ::: münâkaşa yollarını öğreten ilim.

ilm-i içtimaî ::: cemiyet bilgisi, fr. sociologie.

ilm-i idare ::: idare bilgisi.

lın-i iktisâd ::: ekonomi politik, fr. öconomie politique.

ilm-i İlâhî ::: teodise, fr. Theodicee.

ilm-i kıhıf ::: frenoloji, fr. freinologie.

ilm-i müstehâsât ::: eski varlık-bilim, paleontoloji, fr. paleontologie.

ilm-i nebatat ::: botanik, fr. botanique.

ilm-i rûh, ilm-ür-rûh ::: pisikoloji, psychologie.

ilm-i savt ::: akustik, fr. accoustique.

ilm-i secâyâ ::: ırabilim' etoloji, fr. ethologie; karakteroloji, fr. caracterologie.

ilm-i terbiye-i etfâl ::: * eğitbilim, pedagoji, fr. peV dagogie.

ilm-i vezâif ::: ödev bilgisi, deontoloji fr. döon-tologie.

ilm ü haber ::: resmî vesika, hal kâğıdı.

alem ::: bayrak, sancak, nişan.

âlem ::: dünya, cihan, evren.

aLEM ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Elbette Allahü teâlânın bu âlemlere hiç ihtiyâcı yoktur. (Ankebût sûresi: 6)

Bütün varlıklar, Allahü teâlânın varlığına alâmet (delîl) olduğu, O'nun varlığını gösterdiği için, mahlûkların (yaratılmışların) hepsine "Âlem" denmiştir. Varlıkların aynı cinsten olanlarının her birine de, âlem, meselâ, insanlar âlemi, melekler âlemi, hayvanlar âlemi, cansız maddeler âlemi denir. (Teftâzânî, Seyyid Şerîf Cürcânî, Senâullah Pânî Pütî)

Âlem sonradan yaratılmıştır. Çünkü devamlı değişikliğe uğramaktadır. Böyle her değişen şey sonradan var edilmiştir. Âlem de devâmlı değiştiği için, o da sonradan yaratılmıştır. (Reyhâvî)

Cisimlerin, maddelerin, durmadan değişmeleri, birbirlerinden meydana gelmeleri sonsuz olarak gelmiş değildir. Yâni âleme, böyle gelmiş, böyle gider denilemez. Bu değişmelerin bir başlangıcı vardır. Değişmelerin bir başlangıcı var demek, âlemin var oluşunun bir başlangıcı var demektir. Yâni âlem yok iken, hepsi yoktan yaratılmış ve yine yok olacaklardır demektir. Âlemi yoktan yaratan ise, hep var olan, hiç değişmeden, sonsuz var olan Allahü teâlâdır. (Ahmed Âsım Efendi)

Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner,
Gam ve neşe insanda, böyle gelir böyle gider.

(Seâdet-i Ebediyye)

Alem :::


  1. Bayrak.

  2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça.

  3. Durum ve şartlar.

  4. Herkes, başkaları

  5. Ortam, çevre

  6. Dünya, cihan
    Örnek: İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. Y. K. Beyatlı

  7. Aynı konu ile ilgili kimseler.

  8. Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

  9. Hayvan veya bitkilerin bütünü.

  10. Yeryüzü ve gökyüzündeki nesnelerin oluşturduğu bütün, evren.

  11. Canlıların sınıflandırılmasında sınıflandırmanın ilk basamağı için kullanılan terim. Canlılarâlemi, regnum.

ilim ::: ilim

âlem ::: nişan , dünya , sancak , alem , bayrak , evren , kainat , dünya; evren

ilm ::: bilim , ilim

âlem ::: ‬dünya

âlem ::: cihan

alem ::: ‬sancak

alem ::: alem

alem ::: nişan

alem ::: alamet

ilim ::: ‬ilim

ilm ::: ‬bilim

alem ::: (a. i. c. : a'lâm) 1) nişan, alâmet. 2) bayrak, sancak. 3) sınır işareti. 4) yüksek dağ. 5) dudaktaki çatlaklık. 6) has isim. 7) minare tepesi. 8) sarığın altın teli.

âlem ::: kainat

âlem ::: evren

âlem ::: yer küresi

âlem ::: yüre

âlem ::: saha

âlem ::: çoklu

âlem ::: bir dünya?

âlem ::: insanlar

âlem ::: halk

âlem ::: cemaat

âlem ::: cemiyet

âlem ::: eğlence

âlem ::: lüzum

âlem ::: mana

alem ::: bayrak

âlem ::: cihan, çevre, dünya, eğlence, evren, hava, herkes, ortam

âlem ::: cihan, çevre, dünya, eğlence, evren, hava, herkes, ortam

âlem ::: cihan, çevre, dünya, eğlence, evren, hava, herkes, ortam

ALEM :::

Bayrak. * Nişan, işâret. * Özel isim. * Mc:Yüksek dağ. * Büyük âlim. * Üst dudakta olan yarık

ÂLEM :::

Bütün cihan. Kâinat. * Dünya. * Her şey. * Cemaat. * Halk. * Cemiyet. Dehr. * Hususi hal ve keyfiyet. * Bir güneş ile ona tâbi olan ve etrafında devreden seyyarelerin teşkil ettiği dâire. (Cenab-ı Haktan gayrı mahlukata Âlem denmesi, mucidi olan Zât-ı Ecelle ve A'lâ Hazretlerini bilmeğe delâlette vesile olduğuna mebnidir. L.R.)(Semâvatta binler âlem var. Yıldızların bir kısmı her biri birer âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlukat, birer âlemdir. Hatta her bir insan dahi küçük bir âlemdir.( $) tâbiri

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: