Çağdaş Sözlük

musibet ~ مصیبت

Lugat-ı Cudi - musibet ~ مصیبت maddesi. Sayfa: 933 - Sira: 5

Lugat-ı Cudi, İbrâhim Cûdî Efendi Sözlüğü; musibet maddesi. osmanlıcada musibet ne demek, musibet anlamı manası, musibet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte musibet hakkında bilgi. Arapça musibet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada musibet anlamı

Lugat-ı Cudi - مصیبت musibet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

musibet ~ مصیبت güncel sözlüklerde anlamı:

MUSiBET ::: Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert.(Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı hâliyle: "Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyâde fâidemizi düşünür. Mâdem onun rızâsı yoktur, dönelim." diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman $ söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür. M.N.)

Musibet ::: (a. i. c. : mesâib) : 1) felâket, ansızın gelen belâ, sıkıntı. 2) mec. uğursuz.

musîbet ::: başa gelen acı verici olay.

MUSiBET ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:

Ey insan! Sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsânı olarak, nîmeti olarak gelmektedir. Her dert ve musîbet de kötülüklerine karşılık gelmektedir. Hepsini yaratan, gönderen Allahü teâlâdır. (Nisâ sûresi: 79)

Size gelen belâlar, musîbetler, kabahatlerinizin, günâhlarınızın cezâsıdır. Bununla berâber, Allahü teâlâ bir çoğunu da affederek musîbete mârûz (karşı) bırakmaz. (Şûrâ sûresi: 30)

Kullarımdan herhangi birine; bedeninde, malında veya evlâdında bir musîbet verdiğim zaman bu musîbeti sabr-ı cemîl (güzelce sabrederek) karşılarsa, kıyâmet günü onun için mîzân kurmak ve defter açmaktan (hesaptan) hayâ ederim. (Hadîs-i kudsî-İhyâ)

Bir kimseye musîbet erişince; "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn" desin. Allahü teâlâ o kulun duâsını kabûl eder. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)

Mü'minin ahlâkı; zenginlikte iktisad, genişlikte şükür, belâ ve musîbet zamânında sabırdır. Musîbete sabreden, ecir (mükâfât) ve sevâba kavuşur. (Sehl bin Abdullah)

Musîbet birdir. Musîbetin geldiği kişi feryâd eder, ağlayıp sızlarsa, musîbet iki olur.Biri musîbet, diğeri sevâbın gitmesi. Bu musîbet öncekinden daha büyüktür. (Abdullah bin Mübârek)

Musîbete feryâd eden, Allahü teâlâya karşı gelmiş olur. Feryâd etmek, ağlayıp sızlamak belâ ve musîbeti geri çevirmez. (Şakîk-i Belhî)

Gördüğünüz her musîbet ve felâket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezâsıdır. (Abdülhakîm Arvâsî)

Musibet :::


  1. Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey
    Örnek: Bir musibet bin nasihatten yeğdir. Atasözü

  2. Uğursuz.

musîbet ::: bela , afet , felaket , hastalık , dert

musibet ::: felaket , ansızın gelen bela , uğursuz

musîbet ::: ‬bela

musîbet ::: şirret

musîbet ::: uğursuz

Musibet ::: (a. i. c. : mesâib) 1) felâket, ansızın gelen belâ, sıkıntı. 2) mec. uğursuz.

musibet ::: fecaat

MUSÎBET :::

Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert.(Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı hâliyle: "Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyâde fâidemizi düşünür. Mâdem onun rızâsı yoktur, dönelim." diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman $ söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür. M.N.)