Çağdaş Sözlük

mürekkeb ~ مركب

Lugat-ı Cudi - mürekkeb ~ مركب maddesi. Sayfa: 890 - Sira: 12

Lugat-ı Cudi, İbrâhim Cûdî Efendi Sözlüğü; mürekkeb maddesi. osmanlıcada mürekkeb ne demek, mürekkeb anlamı manası, mürekkeb osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte mürekkeb hakkında bilgi. Arapça mürekkeb ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada mürekkeb anlamı

Lugat-ı Cudi - مركب mürekkeb ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

mürekkeb ~ مركب güncel sözlüklerde anlamı:

MüREKKEB ::: (Rükub. dan) Terkib edilmiş, bir kaç maddeden yapılmış. * Yazı yazmaya mahsus boya terkibi. * Karışmış, muhtelit. * Bitecek yer, münbit. * Asıl, esas.

merkeb ::: (a. i. rükûb'dan. c. : merâkib) : 1) rükûbedilecek, binilecek şey, binek. 2) vapur. gemi, kayık gibi şeyler. 3) eşek. [dilimizde1 yalnız "eşek" mânâsına kullanılır]

mürekkebe ::: (a. s. rükûb'dan. c. : mürekkebât) : 1) terkîbedilmiş, iki veya daha çok şeylerin karışmasından meydana gelen, (bkz : halita). 2) kim. , fels. , gr. bileşik, fr. coınposé. Cehl-i mürekkeb : bilmediğini bile bilmemek suretiyle olan cahillik. Faiz-i mürekkeb. (bkz. : faiz). 3) yazı mürekkebi, fr. encre, (bkz. : Midas).

mürekkib ::: (a. s. rükûb'dan) : terkibeden, bir *bileşiği meydana getiren, fiz. *bileşen.

mürekkeb ::: terkib edilmiş, birleşik, boya.

MüREKKEB ::: Ruh basîttir. Mürekkeb değildir. Böyle olsaydı, basît olan bir şey bunda yerleşmezdi. Çünkü ruh parçalanırsa, bunda yerleşen basît şeyin de parçalanması lâzım gelir. Basît olan şey ise parçalanamaz. (Ali bin Emrullah)

mürekkeb ::: birkaç şeyden oluşturulan , yazı için kullanılan sıvı , iki veya daha çok şeyin karışmasından meydana gelen , bileşik , oluşan , bileşen , mürekkep , terkib edilmiş , birleşik , boya , (rükub , dan) terkib edilmiş , bir kaç maddeden yapılmış , yazı yazmaya mahsus boya terkibi , karışmış , muhtelit , bitecek yer , münbit , asıl , esas

merkeb ::: eşek

merkeb ::: ‬binit

merkeb ::: eşek

mürekkeb ::: ‬oluşan

mürekkeb ::: bileşen

mürekkeb ::: mürekkep

merkeb ::: (a. i. rükûb'dan. c. : merâkib) 1) rükûbedilecek, binilecek şey, binek. 2) vapur. gemi, kayık gibi şeyler. 3) eşek. [dilimizde1 yalnız

mürekkebe ::: (a. s. rükûb'dan. c. : mürekkebât) 1) terkîbedilmiş, iki veya daha çok şeylerin karışmasından meydana gelen, (bkz : halita). 2) kim. , fels. , gr. bileşik, fr. coınposé. Cehl-i mürekkeb : bilmediğini bile bilmemek suretiyle olan cahillik. Faiz-i mürekkeb. (bkz. : faiz). 3) yazı mürekkebi, fr. encre, (bkz. : Midas).

mürekkib ::: (a. s. rükûb'dan) terkibeden, bir *bileşiği meydana getiren, fiz. *bileşen.

MÜREKKEB :::

(Rükub. dan) Terkib edilmiş, bir kaç maddeden yapılmış. * Yazı yazmaya mahsus boya terkibi. * Karışmış, muhtelit. * Bitecek yer, münbit. * Asıl, esas