Merkez ~ مركز
Lugat-ı Cudi - Merkez ~ مركز maddesi. Sayfa: 890 - Sira: 13
Lugat-ı Cudi, İbrâhim Cûdî Efendi Sözlüğü; Merkez maddesi. osmanlıcada Merkez ne demek, Merkez anlamı manası, Merkez osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Merkez hakkında bilgi. Arapça Merkez ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Merkez anlamı
Lugat-ı Cudi - مركز Merkez ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
Merkez ~ مركز güncel sözlüklerde anlamı:
MERKEZ ::: (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret. * Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı. * Geo: Dairenin orta noktası. Çaplarının kesim noktası.
merkez ::: (a. i. rekz'den. c. : merâkiz) : 1) yuvarlak bir çizginin (çenberin) her noktasından aynı uzaklıkta bulunan nokta. Kuwe-i an-il-merkeziyye : *' 'merkezkaç kuvvet, bir merkezin etrafında hareket eden bir cismi, o merkezden uzaklaştıran kuvvet, fr. foree centrifuge. Kuvve-i ile-l-merkeziyye : Hz. *merkezcil kuvvet, muhitten merkeze doğru yönelen kuvvet, fr. force centripete. 2) bir şeyin en işlek yeri, orta yeri, işlek yer. 3) kollara ayrılan bir teşkilâtın, bir kuruluşun umûmî idare yeri. 4) en yüksek dereceli polis karakolu. 5) tarz, suret, şekil, yol.
merkez-i âlem ::: astr. Güneş.
merkez-i Arz ::: jeol. Arz'ın, Dünyâ'nın merkezi,
merkez-i dâhili ::: jeol. iç merkez, hareketin (*deprem) yer içindeki merkezi.
merkez-i devr ::: fiz. hareket eden bir cismin, etrafında devrettiği nokta.
merkez-i hak ::: toprağın, dünyânın merkezi. merkez-i kemâl : mükemmellik merkezi.
merkez-i küre-i semâ ::: astr. küre-i semânın merkezi ki, aynı zamanda arzın merkezidir.
merkez-i mîh-i nuhâî ::: anat. dimağda cümle-i asabiyye kısmının tamamen toplandığı nokta.
merkez-i sıklet ::: ağırlık merkezi.
merkez-i tazyik ::: fiz. tazyik, ağırlık noktası.
merkez-i teşrî ::: kanun yapma merkezi.
mürekkez ::: (a. s. rekz'den) : rekz-olunmuş, dikilmiş.
merkez ::: orta mekân, idare yeri.
Merkez :::
- Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri.
- Bir işin öğretildiği yer.
- Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
Örnek: İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi. Y. K. Karaosmanoğlu - Belirli bir yerin ortası.
- Polis karakolu
Örnek: Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim. A. Gündüz - Biçim, durum, yol.
- Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası.
- Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek.
- özek.
merkez ::: orta mekan , idare yeri , (rekz , den) bir şeyin ortası , vasat , yol , durum , vaziyet , hal , suret , şubeleri bulunan bir teşkilatın idare olunduğu ve emir veren yeri , makamı , bir şeyin en işlek yeri , teşkilat olan yerin en yüksek makamı , geo: dairenin orta noktası , çaplarının kesim noktası
mürekkez ::: (a. s. rekz'den) rekz-olunmuş, dikilmiş.
merkez ::: biçim, göbek, mihrak, odak, özek, tarz
MERKEZ :::